Koçluk, yaratıcı ve düşündürücü, aynı zamanda da ilham verici bir süreçtir.

Koçluk, kişilerin ne istediklerini, neye ihtiyaçlarının olduğunu anlamalarına alan hazırlar ve bunları gerçekleştirmek için hangi adımları nasıl atacaklarını belirlemeleri için destek olur. Kişi koçun yardımıyla istek ve ihtiyaçların belirleyecek ve her zaman bir adım atarak sürece devam edecektir. Böylece koçluk kişilerin kişisel ya da profesyonel olarak gelişimlerine katkıda bulunur.

Koçlukta, danışanların kendileri ve hayatlarıyla ilgili tam bir donanıma sahip birer uzman olduklarına, onların zaten tam, bütün ve tüm cevaplara sahip ve becerikli olduklarına inanılır. Kişinin “düzeltilecek” bir yönü yoktur. O zaten özünde tamdır, tamamdır.

Koç güçlü sorular sorarak, kişinin bütün bir insan olarak zaten sahip olduğu, derinlerdeki kendi cevaplarını bulmasına yardımcı olur.

Farklı bakış açılarından baktırarak, sıkıştığı, takılıp kaldığı yerlerden çıkmasına, aslında farklı fırsatların varolduğunu görmeye yardımcı olur. Böylece kişi aslında her zaman bir seçim halinde olduğunu farkeder.

Tüm bunlarla birlikte, bu ilişkide her zaman güven ve gizliliğin esas olduğu, açık, samimi bir iletişim vardır. Bu da sürecin verimliliğine etkilidir.

Kişi kendi içindeki bir yerden ona anlamlı gelen cevapları bulduğunda, koç, kişiye ödevler verebilir, ve onu bir aksiyona davet eder; bunlar gelişim, dönüşüm ve ilerleme için gereklidir. Bu yeni yerden yapılan aksiyonla, kişi içsel kaynaklarıyla bulduğu şeyi hayata geçirerek ölçülebilir, elle tutulur, gözle görülür bir hale getirir.

Kişilerin dönüşümüne hizmet eden koçluğu ben seyahat etmeye, ya da aslında gezgin olmaya, benzetiyorum. Koçlukla kendi içinde gez, gör, keşfet ve ilerle (bu başlıkla yazdığım bir blog yazım var, okumak için lütfen tıklayın).